SAĞCILIK+SOLCULUK=12 EYLÜL DARBESİ

................


Haber Kategorisi : Kendi Penceremden Gördüğüm
Yayınlanma Tarihi : 17 Eylül 2019 03:00
Okunma Sayısı : 2547
Haberin Yazarı : Yönetici
Haberin Kaynağı : Site Yönetimi

SAĞCILIK+SOLCULUK=12 EYLÜL DARBESİ
Sağ-Sol  bize göre yan taraflarımıza verilen isimlerdir.
Dünyada sağcılık ve solculuk  ayrışmasının ilk Fransa’da başladığını görmekteyiz. Fransa Kralı Fransız Devrimi öncesi Kurucu meclisi sarayına çağırır. Bir meclis var ama, meclis ne karar alırsa alsın, sarayda yaşayan Kral’ın veto etme hakkı var. İstemediği her şeyi kafasına göre veto ediyor. Zaten meclisin toplanma amacı; Kral’ın veto hakkının kaldırılmak istemesi. Fransa Kralı'nı destekleyen soylular ve Ruhban sınıfı, kurucu mecliste oturum başkanının ‘sağ’ tarafına oturuyorlar. Kralın böyle bir ayrıcalığı olmaması gerektiğini, herkesin eşit olduğunu savunan, halk destekçisi olan temsilciler ise ‘sol’ tarafa oturuyor. Oturumdan ne karar çıkmıştır bilmiyorum fakat dünyada sağcılık-solculuk ayrımcılığı bu olayla başlamıştır.
Osmanlı Devletinin Gerileme Döneminde bir takım siyasi fikir akımları, Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük, Batıcılık gibi ortaya çıkmış ve etkili olmuşlardı. Cumhuriyetle birlikte  değişik fikir ve görüş akımları etkili olmuştu. Özellikle dış güçler ülkeleri parçalamak için ve egemenlikleri altına kolayca alabilmek için bu ayrı fikir ve görüşleri benimseyen gurupları destekleyerek ülkeleri zayıf düşürmektedirler. Cumhuriyet Kurulduktan sonra dış güçlerin desteği ile Şubat 1925 yılında Şeyh Sait isyanı çıkmış , biz bu isyanla uğraşırken Misak-ı Milli sınırlarımız içindeki Musul ve Kerkük’ü kaybettik, Aralık 1930 yılında Menemen olayı ,Asteğmen Kubilay’ın şehit edilmesi ve sonrasındaki olaylarla çok partili siyasi hayata geçiş uzunca bir süre ertelenmiş ancak 1945 yılında çok partili siyasi hayata geçilmiştir. 1950 den sonra hızlı bir ekonomik gelişime kalkışan ülkemiz yine dış mihrakların kışkırtmasıyla 27 Mayıs 1960 darbesiyle önemli bir sekteye uğramış Bir başbakan ve bakanları idam edilmişti.
1970 li yıllar ülkemiz açısından çok önemli olayların yaşandığı yıllardı.1571 yılında Osmanlı Devleti topraklarına katılan Kıbrıs adası İngiliz ve Yunanlılar tarafından Rumlara tamamen verilmeye çalışılmış Kıbrıs’ta bulunan Türk toplumuna karşı büyük bir yıldırma ve katliam hareketi başlamış Emperyalist devletlerin ve yandaşlarının karşı çıkmasına rağmen  1974 yılında başarılı bir harekatla Kıbrıs’ta yaşayan soydaşlarımızın güvenliği sağlanmıştır. Bu tarihten sonra ülkemizin gelişmesini ve güçlenmesini istemeyen güçler tekrar düğmeye basmışlar bir yandan Ermeni terör örgütleri ile dış ülke temsilciliklerimize ve elçilik görelilerine saldırı ve suikastlar düzenliyorlar bir çok diplomatımızı bu saldırılarda şehit verdik diğer yandan ise ülkemizde sağcılık-solculuk fikirleriyle başta gençlerimiz olmak üzere halkımızı bu saçma fikirlerle ayrıştırmaya çalışmaya başlamışlardır.
Çoğu kişi sağcılık-solculuk nedir bilmeden bu kargaşanın içine çekilmişti. Aynı evde oturan kardeşler arasında bile sağcı-solcu diye görüş ayrılıkları oluşmuştu. Bir komşumuz biz kendi çocuklarımızla birlikte artık bir sofrada oturup yemek bile yiyemiyoruz diye ağlayarak dert yanıyordu. Üniversiteler, liseler hatta ortaokullarda bile sağ sol fikir ayrılıklarından dolayı gençler birbirlerini dövüyor, yaralıyor hatta öldürebiliyordu. Memleketin her yerinde sanayi tesislerinde siyasi grev kararları alınıyor, fabrikalar çalışmıyor, ekonomi felç ediliyordu. Çeşitli siyasi marjinal terör gurupları önemli siyasi kişileri ve önemli devlet adamlarına karşı suikastlar düzenliyorlardı bu yüzden çok sayıda insanımızı bu şekilde kaybetmiştik.
Şehirler içinde kurtarılmış bölgeler hatta bazı ilçeler sağcıların ,bazı ilçeler de solcuların kaleleri durumuna gelmişti. İnsanlar bir ilçeden diğer ilçeye gitmeye korkar hale gelmişlerdi. Bu marjinal siyasi guruplar vatandaşların gündelik yaşam tarzlarına dahi karışıyorlardı. Mesela gidilen şehirde sizin bıyıklarınız beğenilmeyip makasla bıyık operasyonu geçirebiliyordunuz, yolun devamlı niye o yönünde gidiyorsunuz (Eğer sağcıların kontrolündeki bir bölgede gidiyorsanız yolun sağından gitmek zorundasınız) kolunuzdaki saat neden o kolunuzda (eğer solcuların kontrolündeki bir bölgedeyseniz kolunuzdaki saat sağ kolunuzda ise vay halinize) gibi, hatta Cuma vakti sokakta giden vatandaşı abdestsiz camiye sokmak namaz kıldırmak gibi çok abes olayları kolayca yaşayabiliyordunuz. Çoğu genç bu olaylar yüzünden okumakta oldukları okullarından ayrılmak  zorunda kalmıştı. Çünkü ya onlardan olacaksın yada …
Sonbaharın başlangıç günleri 12 Eylül 1980 sabahı uyandığımızda Ülkemizin üzerine ağır bir  yük binmiş gibiydi. En önemli iletişin aracımız olan pilli radyomuzda kahramanlık türküleri çalınıyor ve arada bir Milli Güvenlik konseyi adına o günkü genel Kurmay başkanı çıkarak  açıklama yapıyor ,Türk Silahlı Kuvvetleri olarak Ülke yönetimine el koyduklarını dile getiriyordu. (Çok uzaklardan gelen Bizim çocuklar darbe yapmış sözü ayrıca bizleri üzen başka bir durumu ortaya koyuyordu)

Ne hazin ki yıllardır durdurulamayan sağ-sol kardeş kavgası bıçakla kesilir gibi bir gecede bitmişti . Yıllardır kardeş kavgasından bıkmış olan halkımızın çoğu bu durum karşısında mutlu olmuştu. O günden sonra cadı avı başlamıştı. Siyasi partilere, derneklere, sendikalara vb. birliklere üye olanlar tek tek yakalanıp göz altına alındı, çok sayıda insan aylarca yıllarca çok kötü koşullar altında hapis yattılar. Yine darbe yapan kişinin yaptığı açıklamada belirtiği gibi iki siyasi guruptan aynı sayıda kişi idam edildi, hatta yaşı küçük bazı kişiler mahkeme kararıyla yaşları büyülterek asıldılar bu da yaşanan olayların korkunçluğunu çok açık ortaya koyuyordu.
Su uyur düşman uyumaz demiş atalarımız. 12 Eylül 1980 darbe girişiminden hemen sonra ülkemizdeki sağ-sol olayları bitmişti, fakat gizli bazı güçlerin eliyle ülkemizin güneydoğu ve doğu bölgelerinde PKK terör örgütü eliyle terör olayları oluşturulmaya başladı.!980 li yıllardan günümüze kadar devam eden ve ülkemizin birlik ve bütünlüğüne kasteden bu olaylarda yüzlerce polis, asker ve kamu görevlisi ile sivil halktan şehitler verdik mücadelelerimiz hem ülke içinde hem de ülke dışında sürmektedir. Yine 15 Temmuz 2016 yılında  Fetö terör örgütünün silahlı kuvvetlerimiz içindeki bazı uzantılarıyla bir darbe kalkışmasını üç yıl önce hafızalarımızda halen çok taze canlı canlı hem yaşadık ,hem  de televizyonlardan izledik. Ülkemiz Dünyanın önemli bir stratejik noktasındadır, yüzyıllardır bazı emperyalist işgalci güçlerin ülkemizi ele geçirmek için değişik şekillerde planları ve eylemleri olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Düşmanın hilesi ve planı bitmez…

 BİZ HEP UYANIK OLMAK ZORUNDAYIZ.
 
 
Eğitimci-Yazar-Editör:Salih Zeki İLERİ
WhatsApp Haber-Bilgi hattı:05325084339
e-Posta:[email protected]



LinkedIn'de Paylaş
'de Paylaş
Telegram'da Paylaş
WhatsApp'da Paylaş