NE KADAR ÖZENSEK KİFAYETSİZDİR.


Haber Kategorisi : Köşe Yazıları
Yayınlanma Tarihi : 15 Ağustos 2022 11:23
Okunma Sayısı : 1692
Haberin Yazarı : Yönetici
Haberin Kaynağı : Site Yönetimi

NE KADAR ÖZENSEK KİFAYETSİZDİR.

!876 Anayasasından beri Devletin Resmî dili Türkçedir.

Bu ibareyi, Resmî dilin Türkçe olmasının Cumhuriyet

dönemine ait bir kaide zannedenlerin bilmesi için başa

koydum. Dilin resmileşmesi elbette dili abat etmez. Dilin

gelişmesini, dili bilinçli bir kararlılıkla kullananlar ile

sağlayabiliriz. Bu keyfiyet ana kucağından, okul bucağından,

asker ocağından günlük beşerî ilişkilerimize kadar

mütemadidir. Buna, özellikle dikkat edilmelidir. Dilin varlığını

meydana getiren asıl unsur, cümle yapısıdır. Cümledeki

kelimelerin dizilişidir. Yabancı kelime kullanmak dilin esasına

müdahale edemez. Şair Nedim’in “Bu şehr-i stanbul ki bi misl

ü bahadır/ Yek sengine bir Acem mülkü fedadır.”beyitinin,

Türkçe olmadığını söylemek mümkün mü? Meseleye kelimler

bakımından yaklaşırsak bu beyitte “(Bu )şehr-i stanbul (ki) bi

misl ü baha(dır)/ Yek seng(ine) bir Acem mülkü feda(dır.)” ()

sadece parantez içindekiler Türkçedir. Bu beytin bazılarınca

anlaşılamaması Türkçe yazılmadığı anlamına mı gelmelidir.

Tabii ki hayır. Bu beytin kuruluşu Türkçedir.(-dır’lar) bu

anlamın Türkçeliğini sağlayan en etkin unsurlardır. Onun için

bazen derim ki Koca bir sözlüğün son kelimesini –dır ile

bitirseniz sözlük hangi dilde olursa olsun cümleniz Türkçe bir

cümle olur.

Örnekler çoğaltılabilir.

Başka sorunlar üzerinde de durmak istiyorum. Gençler

arasında da küçümsemek maksatlı kullanılan “Ergen” kelimesi


ile “Ergin “ ve Sağanak kelimeleri hakkında bazı şeyler

söylemek istiyorum. Korumadığın ormandan kereste

üretemeyeceğin gibi korumadığın tarladan buğday

biçemezsin. Dili, bu nokta-i nazardan ele almak lâzım.

Korumalıyız. Bu görevin TDK’ye ait olduğu kanaati yaygındır.

Bu görevin ne kadar yapıldığına dair örnekler vermeye

çalışacağım.

“Ergen s. 1. Evlenecek çağa girmiş. 2.Henüz evlenmemiş,

Ergin s. 1. Olmuş, yetişmiş, ”kemale gelmiş; 2. Haklarını kendi

kullanmak için yasanın gösterdiği yaşa gelmiş olan(kimse),

reşit.”TDK, Türkçe Sözlük, 272. sayfa, Gözden geçirilmiş Altıncı

baskı, Bilgi basımevi-Ankara 1974

Reşit: Ergin, age.671. sayfa,”

“Reşid: 1.Doğru yol tutan 2.İyi hareket eden, 3. Ergin

Osmanlıca T.Lügat. s.1065 Doğuş ltd şti matbaası –Ankara

1970”

Bu sözlükteki Ergen ve ergin kelimelerinin anlamları kafa

karıştırıcı değil mi? Yerleşik anlayışa göre doğumdan 18. yaşı

dolduruncaya kadar çocuklara “ergen ”sıfatı veriliyor. 19.

yaşına varanlara da ermekten ergin sıfatı veriliyor. Ergen için

evlenecek yaştan söz ediliyor. Ergin için ise yasanın belirlediği

özlük haklarının kullanılabileceği yaşı (18) işaret ediyor.

Hangisi doğru?

Osmanlıcadaki anlam da “ergin”le uyuşuyor.18 yaşını

doldurmamış olanlar ergin midir, ergen midir?

Prof Dr. Kaşif Hamdi Okur’un telif ettiği “Güncel konularla İlm-

i Hâl “ kitabının “Mükellef kimdir?” başlığıyla izah buyurduğu


metinde, ergenlik çağına giren her Müslümanın mükellef

olduğu kaydedilmiş. Kadim kitaplarda bu konu için” efal-i

ibad” isimlendirmesi var ki orada hangi yaş ve halden sonra

kişiye ibadetler farz olur sorusunun cevapları verilir. Bu

cevaplar da kişi, ne zaman üretgen hale erişirse o zaman

ibadetler farz-ı ayın olur şeklindedir mealen. Burada

belirlenmiş bir yaş sınırı yoktur. Tabiatından mütevellit

olgunluk keyfiyetidir söz konusu olan. Meselâ kişi öğle ile

ikindi arasında mükellefiyet özelliklerini hâiz hale geldiyse

mümkün olduğu kadar acele ederek ikindi vaktinden evvel

gereken taharetini gerçekleştirip ikindinin ibadet

mükellefiyetini yerine getirir.

“Sağanak” a dair de söz edecektim, unutmayayım. Bu

kelimenin kökü sağ-(sağmak) fiilidir. “Sağanak “ diyebilmek

için insan adeta kendini zorluyor. Neden sağanak demeliyim

gibi? Önceki yazılarımda değinmiştim. Türkçemizde çok az

işlek olmasına rağmen kullanılan bir ekimiz vardır. Müfredata

bağlı ders kitaplarında zikredilmez. Bu ekimizin adı (-nek) tir.

Bu eki alan başlıca kelimeler şunlardır. Ör-mek fiilinden ör-

nek,(”örnek “ kelimesi, Türkçe mi, Ermenice mi tartışmalarının

yapılmasının sebebi –nek ekinin atlanmasından başka bir şey

değildir.) es-mek fiilinden es-nek, kasmak fiilinden kas -nak

Öde-mek fiilinden öde-nek, değ-mek fiilinden değ-nek der-

mek fiilinden der-nek gibi kulanım alanları var. Sağ-mak

fiilinden sağ-nak şeklinde söylenmesinin hiçbir sakıncası

yokken özellikle başka yerlerde de yok iken hava raporlarında

“sağ-anak”şeklinde söylenmesi yok mu? İnsanı tamamen cehl

içine salıveriyor. Bu yağmur halinin kesinlikle “sağ-nak”

biçiminde söylenmesi doğru söyleme olacaktır.


Ben, bunları düşünürken yanılıp yanılmadığımı da denemek

istiyorum. Aklıma, Vatan ve millet şairimiz Mehmet Akif

Ersoy’un Çanakkale kahramanlarını tasvir ettiği şiirdeki

vasıflandırmaları gelince o şiiri tetkik ettim. Umduğumu

bulduğumu kabul ediyorum. Bana iştirak etmeyenler de

olabilir. Bunun sebebi benim, bu konuda titrimin olmayışıdır

belki.

“Ölüm indirmede gökler, ölü püskürmede yer,

O ne müthiş tipidir: savrulur enkaaz-ı beşer..

Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak

Boşanır sırtlara, vadilere sağnak sağnak.

Saçıyor zırha bürünmüş de o namerd eller, ”Mehmet Akif

Ersoy

“Boşanır sırtlara, vadilere sağnak sağnak.” mısraındaki

mükerrer “sağnak” kelimeleri kesinlikle zi-şuur yazılan

kelimelerdir zira mısralardaki anlamın kuvveti ve tesiri bunun

şuursuz olamayacağının delilidir. Dilimizin zenginleşmesine

sebep –enek, ekimiz de vardır. Gel-mekten gel-enek, gör-

mekten gör-enek ol-maktan olanak ki bu son türetmenin

yerinde olmadığını hep savunmuşumdur.

Umarım hava raporunun sunumundan sorumlu zât veya zevât

bunu görüp “sağanak” yerine “sağnak” kullanımını tercih

ederek düzeltme yapmaya teşebbüs ederler.

Şakir Albayrak, Çekmeköy, 15.08.2022,


LinkedIn'de Paylaş
'de Paylaş
Telegram'da Paylaş
WhatsApp'da Paylaş