ON BİN PANGONATA İŞ YANDIK SU GETİR DEDEEEEEEEE      Okumak, okul bitirmekle iş bitmiyor. Okuduğun alanla ilgili bir işe başlamak gelirini nafakanı oradan karşılamaktı amaç. Doksanlı yılların başı İlkokul, Ortaokul, lise ve Üniversite bitmiş Devlet işine atama veya Özel teşebbüste işe başlamak ya da köyde çiftçilik, kahvecilik, Gurbette inşaatlarda çalışmak.      İlk ikisi denedikten sonra biraz da gurbete çıkalım inşaatlarda çalışalım, hem biraz harçlık kazanırız hem de kafayı dağıtırız.  Gittik gurbete ve başladık büyük bir inşaatta çalışmalara; kah kazmayla temelde, kah ustalara malzeme vermeye üst katlara çıkıyorduk. Çalıştığım inşaat firmasında çok sayıda değişik yaşlarda onlarca insan vardı. Benim en çok dikkatimi çeken Yetmişine merdiven dayamış gerçek adını ve ülkesini hiç öğrenemediğim herkesin DEDE diye hitap ettiği kişiydi. Dede nin görevi elinde bir sürahi ile çalışanlara içme suyu dağıtmaktı. Yaşlı olduğu için ağır işlerde çalışamadığı için kendisine bu görev verilmişti.  Yaşına olan saygımdan dolayı yanımdan geçmediği müddetçe ayağıma su getir diye çağırmamıştım. Fakat torunu yaşındaki bazı çalışanlar inşaatın beşinci- yedinci katından bana göre saygısızca Dedeeeeee nerdesin? Yandık Su Getir Dedeeeeeee !diye seslendiğinde yaşlı adam boynunu büke büke gider ve çalışanları sulardı. Yıllar sonra Hastasıyız  Dedeeeeee şarkısını her duyduğumda bu yaşlı adam aklıma gelir. Bir akşam iş sonu bir duvara yaslandım oturuyorum, Dede geldi yanıma oturdu su ikram etti, içtim kendine teşekkür ettim.Delikanlı sen diğer çalışanlara pek uymuyorsun ve benzemiyorsun burada ne arıyorsun?dedi. Ben de okudum, üniversite bitirdim ,öğretmen diplomam var inşallah atanırım dedim. Dede’nin gözleri birden parladı o zaman sen işe girmek için para biriktirmeye mi geldin dedi. Yok  dedim işe girmek için sınava giriyoruz para vermiyoruz.  Ben dedi On bin pangonat verdim ,oğlumu işe soktum sen de araştır belki olur dedi. Başladı anlatmaya, Bozuk bir Türkçesi vardı. Ben Balkanlardan yıllar önce oğlumu okutmaya Türkiye ye geldim oğlum burada İnşaat Mühendisliği okudu bende inşaatlarda çalıştım oğlum da okulun haricinde boş zamanlarda benimle beraber inşaatlarda çalıştı, inşaatlarda benimle beraber yattı kalktı ve okulunu bitirdi inşaat Mühendisi oldu, hatta bu inşaatın mühendisi benim oğlumun sınıf arkadaşı. Daha sonra oğlumu kendi ülkeme götürdüm orada bizim kasabada işe soktuk fakat işe başlama parası olarak on bin pangonat verdik, elde avuçta olanı bir araya getirdik biraz da borç bulduk ben burada aldığımız borcu ödemek için çalışıyorum dedi. Sizin ülkenizde işe girerken böyle hep bir şeyler mi verilir? dedim .Evet dedi işin önemine ve işe sokacak kişiyle olan samimiyete bağlı olarak Horoz, keçi, Koyun, Sığır ve para verilir bu rüşvet değil hediye olarak verilir dedi. Dedim senin oğlan önemli bir mevkide mi ?Şimdilik mühendislik yapacak ,işi öğrenecek. İşe alan kişi söz verdi seçimlerden sonra müdür yapacakmış!. Ya seçimi kazanamazsa ne olacak diye sordum. İşten atamaz boş bir masada oturturlar herhalde dedi. Her akşam aynı yerde oturur ve Dedeyle sohbet ederdik, okuma yazması yoktu, inşaatın dışına belki geri gelemem diye çıkamıyordu, dedi borç bitince oğlum gelip beni alacak ülkeme geri dönecem diyordu, ülkesini anlatırken duygulanıyor gözleri yaşarıyordu. Birkaç ay beraber çalıştık hoş sohbet ettik daha sonra ben ayrıldım öğretmenliğe atandım, inşaattaki arkadaşları arayıp Dedeyi sordum dedeyi oğlu geldi aldı ülkesine götürdü dediler… Bize de böyle ilginç bir anı kaldı… Eğitimci-Yazar-Editör:Salih Zeki İLERİ WhatsApp Haber-Bilgi hattı:05325084339 e-Posta:[email protected]