EMEKLİLER ÜZERİNDEKİ MADDÎ ve MANEVÎ ÇÖKÜNTÜ


Haber Kategorisi : Köşe Yazıları
Yayınlanma Tarihi : 12 Ocak 2025 16:43
Okunma Sayısı : 161
Haberin Yazarı : Yönetici
Haberin Kaynağı : Diğer


EMEKLİLER ÜZERİNDEKİ MADDÎ ve MANEVÎ ÇÖKÜNTÜ

“Emekliler, aslında sosyal hayatın en kıymetlileridir.” hükmü,

bana ait değildir. Kamu kanaatini, Efkâr-ı umûmiyenin

kanaatini belirtmektir benim işim.

Bu kesim, tolumun inkişafında gerekenleri yaptıktan sonra

emeklilik mevkiine terfi etmiştir. Hal böyleyken hâlâ

haklarında kendilerini memnun bir safhaya, sahaya çekecek

ciddi bir muameleye tabi tutul muş değiller. Bu d emeklileri

toplumun en köhnesi olduklarını fikrine tabi kılıyor,

hayatlarındaki en sevinçli olmaları gereken dönemlerini hazin

ve hüsran içinde yaşamak zorunda kalıyorlar. Hatt-ı zâtında

emeklilik kavramı kanaatimce ithal bir kavramdır. Kelime

üzerinde değil kavram üzerinde duruyorum. Hafta tatili de

böyle bir şeydir. Hafta tabilinin, cuma günü olmasını

isteyenler, cumaya dair âyetlerden haberi olmayanlardır. Bu

âyetler, Cuma sûresine aittir, mealleri, “9: Ey iman edenler!

Cuma günü namaz için ezan okunduğunda hemen Allah'ı

anmaya koşun; işi, alışverişi bırakın! Eğer bilirseniz sizin için

hayırlı olan budur. 10: Namaz tamamlanınca artık yeryüzüne

yayılabilir ve Allah'ın lutf u kereminden rızkınızı temine

çalışabilirsiniz.” Buradan anlaşılana göre Cuma namazı

kılınması için 24 saatlik Cuma gününün tatiline dair bir anlam

çıkmıyor. Namazı kıl, bitince işine devam et. Tatil yok,

vesselâm. Tatil, idarî bir tasarruf olmaktan öteye bir iş değil,

anlaşılan budur. Bu açıklıklara rağmen, işin tarihi tarafına da

değinmek gerekirse bilgiler şöyledir: Tarih, milattan önceye

kadar kadim. Varlığı MÖ’ye kadar uzanan bu uygulama,

Milattan önce 13. yılda, Roma ordusunda, 20 yıl çalışan askere

maaş bağlandı. İngiltere’de, Savaşlarda sakat kalan askerlere

1592’de maaş bağlanmaya başlandı.


“EMEKLİLİĞİN KISA TARİHİ

Emeklilikle ilgili en eski bilgiler Roma dönemine aittir.

Milattan Önce 13'te Roma ordusunda 20 yıl görev yapan

askerlere emeklilik maaşı verilmeye başlandı. İngiltere'de de

parlamento 1592'de savaşlarda sakat kalan askerlere maaş

bağlamaya başladı. Avrupa’da, 1684’te, sivil bir liman yetkilisi

emekli maaşına bağlandı. Bismarck, Avrupa’da emeklilik

sistemini 1889’da müessisi durumuna geldi. Bu esnada yaş

haddi 70 idi. 1891'de ortalama ömrün vasat süresi 40 yaş iken

Bismarck, malullük ve yaşlılık sigortası sisteminin yürürlüğe

soktu. Almanya, Bismarck’ın 70 yaş haddini, 1916’da 65'e

indirdi. Bu keyfiyet tavizsiz bir vaziyette hâlâ meriyettedir.

1875'te Amerika'da özel sektörün, kendi personeline emeklilik

sistemini işlettiği biliniyor.

Emeklilik konusunda, Osmanlı uygulamaları farklıydı.

Askerlere, âlimlere ve bürokratlara yaşlılıktan, sakatlıktan

veya hastalıktan vazife ifa edemez hale geldiklerinde,

mütekait olunca, hazineden veya dirliğin gelirinden emekli

maaşı tahsis edilirdi. Bunun için ilk kez, 1806’da askerlere

emeklilik maaşı düzenlemeleri için 1806’da “Askerî Emekli

Sandığı” kurulmuştur.

Cuma tatili konusuna dönersek tarihimizde ilk kez,1839’dan

sonra bu uygulamayla karşılaşıyoruz. Millî mücadelenin

zaferle bitmesini takiben 2 Ocak 1924 tarihinden itibaren

Bizde de cuma günü resmî tatil sayılmıştır. Burada,

Osmanlıdan tevarüs etmesi gereken Cuma tatilinin kesintiye

uğramasının sebeplerini bilmiyorum. Bu uygulama çeşitli

gerekçelerle kaldırılarak 1 Haziran 1935’ten sonraki ilk pazar

günü resmen tatil uygulamasının ilk gün oldu.


Emeklilerle ilgili birkaç söz edecekken nerelere geldim.

Toparlarsak emeklilerin kaffesinin, geçinme endeksinin

üstünde tutulması gerekirken altındadır. Bu yetmiyormuş gibi

bir de manevî çöküntüye maruz bırakılıyorlar. Emeklilerin

maaş tahsisi tablosundaki ibâreyi okuyanlar şaşırıyorlar. Niçün

acep? Emekli aylığı aldıklarına kânî olduklarından “YAŞLILIK

AYLIĞI “ibâresiyle karşılaşınca çöküntüye duçar oluyorlar,

emekli, kendinin hiçbir işe yaramayacağına dair, bir tür

inandırılıyor, kendini, tamamen bakıma muhtaç biri gibi

algılıyor, bu şekilde olunca da “Devlet bizim ölmemizi, kendi

varlığı için daha faydalı görüyor.” düşüncesine kapılmaktan

kendilerini alıkoyamıyorlar. Hele hele asgarî ücret altında

“Emekli maaşları uygulaması.” emekliyi çileden çıkarmaya

yetiyor. Hele, hâlâ bir çözüme kavuşturulamamış emlak

kiralarındaki fuhşiyatın tenzili sağlanamamışken kirada

yaşamak zorundaki emekliler ne yapmalı? “Nasıl olsa hırsızın

elinin, kolunun kesilme devri geçti.” diyerek hırsızlığa mı

başlamalı? Basit bir misal vermek icab ederse yanında

onlarca, belki yüzlerce, binlerce sigortalı çalıştırmış emeklinin

“Emekli maaşının” emekliliğine sebep olduğu SSK emeklisi

kadar bile olmayışı, bağ kur emeklilerini ne kadar müteessir

etiğinin kimse farkında değil mi? Bağ kur emeklisine, çok yazık

değil mi? “Adalet mülkün temelidir.” “İnsanı yaşat ki devlet

yaşasın.” hükümleri doğruysa inanıyoruz ki bunlar doğrudur.

Öyleyse bu mevzuda yapılan uygulamalar yanlıştır.

Atalarımızın meşhur” Sehv hesap, bağdat’tan döner.” sözüne

uymalı değil miyiz? Buradaki “bağdat” kelimesinin “Bağdat”

şehri olmadığını, adaletle ilgili bir kavram olduğunu

bildiğimden, özel isim imlâsını, bilerek kullanmadığımın da

bilinmesini isterim.


Şakir Albayrak,

Emekli Öğretmen...


LinkedIn'de Paylaş
'de Paylaş
Telegram'da Paylaş
WhatsApp'da Paylaş