OKUL ÇAĞI HASTALIKLARI
OKULA GİDEN YOLDA SAĞLIK TARAMASINI İHMAL ETMEYİN
Haber Kategorisi | : Eğitim Haberleri |
Okunma Sayısı | : 2264 |
Haberin Yazarı | : Yönetici |
Haberin Kaynağı | : Site Yönetimi |
OKUL ÇAĞI HASTALIKLARI EĞİTİMİNİ AKSATMASIN
Ders zilinin çalması ile birlikte öğrenciler uzun süreli bir maratona yeniden adım attılar. Okul dönemine sağlık kontrolleri ile başlayan çocuklar okula daha hızlı uyum sağlarken, eğitim hayatını da daha sağlıklı sürdürüyor.
Sağlıklı bir eğitim hayatının okul öncesi yapılacak sağlık taramalardan geçtiği konusunda anne ve babaları uyaran, Türkiye İş Bankası İştiraki Bayındır Söğütözü Hastanesi Pediatri Uzmanı Dr. Aslı Cömertpay ve Bayındır Söğütözü Hastanesi Çocuk Gelişimi Uzmanı Dr. Birgül Bayoğlu, yıl boyu çocukların sıkça karşılaşabileceği okul hastalıkları hakkında bilgi veriyor:
OKUL DÖNEMİ YAPILMASI GEREKEN KONTROLLER:
Dersleri Dinlememesinin Nedeni İşitme Sorunu Olabilir
• Yenidoğan döneminde tarama testleri ile işitme kayıplarında erken tanının konulması, gereken tedavilerin planlanması ile işitme ve konuşma sorunları çözülerek çocukların sosyal yaşama katılımlarının artması amaçlanmaktadır. Okul öncesi dönemde işitme kaybı ve konuşma sorunları yaşayan çocukların okul başarıları açısından KBB muayenesi yapılması gereklidir. Okul dönemi ile birlikte aileleri hastalıklar açısından zorlu bir dönem beklemektedir.
• Evde izole bir ortamda korunan çocuklar okul ile birlikte sıklıkla üst solunum yolu enfeksiyonlarına açık hale gelmektedir. Üst solunum enfeksiyonlarının sık yaşanması okul devamlılığında aksamaya neden olabilir. Ayrıca okul dönemi ile birlikte alerjik hastalıklar enfeksiyon ile karışabilir ya da enfeksiyonları tetikleyebilir. Alerji açısından şüpheli bulunan çocukların okul öncesi değerlendirilmesi, gerekirse alerji testlerinin yapılması önerilir.
Erken Teşhis İle Göz Tembelliğinin Önüne Geçin
• Göz sağlığı ve hastalıkları ile ilgili eksik bilgi ve ihmaller sonucu çocuklarımız ileri yaşlarda tedavisi oldukça zorlaşan ve bazen imkansız olan sorunlarla karşılaşabilirler. Önemli göz hastalıkları küçük yaşlarda ortaya çıkar. Ancak erken teşhis ve doğru tedavi ile başarılı sonuçlar elde edilebilir.
• Göz tembelliği retinaya net görüntü gelmemesi nedeniyle retinanın görmeyi öğrenememesi halidir. Genellikle iki göz arasında gözlük kusuru numarasının farklı olmasından kaynaklanır. Özellikle 7-8 yaşından sonra göz tembelliği tedavisi çok zordur. Bu nedenle göz tembelliğinin çok erken yaşlarda tespit edilmesi, tembelliğe neden olan sorunun tedavi edilmesi için çok önemlidir. Ayrıca gözlük başlanmış çocukların okul öncesi gözlük numarasında oluşmuş değişiklikler düzeltilmezse, bu durum yine okul başarısını etkileyecektir.
Ağız Hijyeninin Sağlanması Gerekli
• Okula başlayana kadar evde anne ya da bakıcı kontrolünde olan çocuklar, okul gibi enfeksiyona açık bir ortamda olacaklar ve evdeki gibi düzenli ve itinalı ağız bakımlarını yapamayacaklardır. Çocukların okula gitmeden önce dişlerinin fırçalanmasının sağlanması önemlidir. Ayrıca gece yatmadan önce fırçalamanın yapılmış olması, sonrasında ise hiçbir şey yenmeden ve içilmeden uyunması diş sağlığının korunması açısından çok önemlidir.
• Okula başlama yaşı gelen çocukların ağız sağlığı açısından değerlendirilip varsa çürüklerinin giderilmesi, çürük önleyici dolgu ve önlemlerin alınması ve ağız hijyeninin nasıl sağlanacağı konusunda eğitim verilmesi başarılı bir okul hayatı ve sağlıklı gençlerin gelişmesini sağlayacaktır.
OKUL ÇAĞI HASTALIKLARI VE ALINMASI GEREKEN ÖNLEMLER:
Ders zilinin çalmasıyla hastalıklar da görülmeye başlandı. Sürekli akan bir burun, özellikle efor ile artan küçük öksürükler, iştahsızlık, halsizlik, dirençli ateşler anne-babaların uykularını kaçırmaya şimdiden başladı bile. Okula başlayınca artan hastalıklar hem çocuklar hem de aileleri için ciddi birer sorun haline gelebiliyor. Her ne kadar okul döneminde çocukların hastalanması bağışıklık sisteminin gelişmesi için gerekli ise de sık sık hastalanmak altta yatan başka bir durumun sebebi de olabilir.
• Soğuk algınlığı (nezle): En sık görülen okul çağı enfeksiyonudur. Genellikle virüsler tarafından oluşturulur. Baş ağrısı, boğaz ağrısı, kas ağrısı ve öksürük nadir olsa da hapşırık ve burun tıkanıklığı sıklıkla vardır. Boğazda kaşıntı hissi vardır. Genellikle kısa sürede ilaç kullanımına gerek olmadan kendiliğinden iyileşir. Soğuk algınlığından korunmak için ellerin sık sık yıkanması, sınıfların ve evlerin iyi havalandırılmaları, bol taze meyve-sebze tüketimi, hava yollarının açık tutulması ve bol sıvı gıda alımı önerilir. Eğer çocuğunuzda 2 günden uzun süren ateş, 7 günden fazla süren burun akıntısı, gözde iltihaplı akıntı, burun tıkanıklığı, kulak veya baş ağrısı, boğaz ağrısı varsa doktorunuza başvurmanız gerekir.
• Grip: Influenza virüslerinin neden olduğu solunum yolu ile bulaşan bir enfeksiyonudur. Yüksek ateş, baş ağrısı, bitkinlik, yorgunluk, boğaz ağrısı, kuru öksürük, burun akıntısı veya tıkanıklığı, kas ağrıları, bulantı ile seyreder. Gribe neden olan virüsler çok hızlı yapısal değişime uğrarlar dolayısıyla tekrar tekrar salgınlar yapabilirler. Hastalık bağışıklık sistemi zayıf olanlarda daha ağır seyirli, hatta ölümcül seyredebilir. Gribin tedavisinde antibiyotiklerin yeri yoktur. Bazı durumlarda antiviral ajanlar kullanılabilir.
• Tonsillit: Özellikle okul çocuklarında, boğaz ağrısı, tonsillerin şişip kızarması ile bulgu verir. Genellikle yüksek ve dirençli ateş vardır. Tonsillite yol açan en önemli enfeksiyon etkeni A grubu Beta Hemolitik Streptokok dur. Boğaz kültüründe beta tespit edilirse antibiyotikle tedavi şarttır. Uygun şekilde tedavi edilmezse nefrit, kalp romatizması, eklem iltihabı gibi önemli sorunlara neden olabilir. Tonsilliti takiben ayrıca kulak iltihabı, tonsillerde apse, boyunda lenf bezelerinde şişme ve iltihaplanma, sinüzit gelişebilir. Senede 5-7 kez beta enfeksiyonu geçiren çocuklarda tonsillerin alınması gerekebilir.
• Zatürre (Pnömoni): Yüksek ateş, balgamlı öksürük, halsizlik ile seyreden pnömoni sıklıkla bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takiben gelişir. Çeşitli virüs ve bakteriler tarafından özellikle de bağışıklık sistemi zayıf kronik hastalığı olan düşkün çocuklarda görülür. Erken tanı ve tedavi hastalığın ilerlemesine; dolayısıyla hayatı tehdit edici noktaya varmasına engel olur. Doktor kontrolünde, gereğinde radyolojik tetkikler de yapılarak uygun antibiyotik tedavisi ve bol sıvı alınması uygundur. Kan sayımı ve akciğer filmi sonrası tanı konulur. Tedavisinde antibiyotik kullanımı gerekmektedir. Yatak istirahati, buhar, bol sıvı alınması ve ateş düşürücü kullanımı yeterlidir. Ancak çocuğun beslenmesi bozulmuş ise hastaneye yatırılarak oksijen verilmeli ve yeterli sıvı tedavisi sağlanmalıdır.
• Bronşit ve Bronşiolit: Küçük ve orta boy soluk borularının virüs ve bakteriler tarafından iltihaplanması ile oluşurlar. Genellikle öksürük, balgam, hırıltı, ateş ve zaman zaman göğüs ağrısı ile kendini gösterirler. Tanı ve tedavi için çocuk hekiminin değerlendirmesi esastır.
• Orta Kulak İltihabı: Soğuk algınlığı, grip ve boğaz enfeksiyonlarından sonra bakteri ve virüsler östaki kanalı vasıtası ile boğazdan orta kulağa geçerek iltihaba neden olurlar. Kulak ağrısı, kulakta dolgunluk hissi, ateş ve işitme azlığı ile kendini gösterir. Hekim değerlendirmesi ve tedavisi gerekir. Şiddetli vakalarda kulak zarı delinip akıntıya yol açabilir. Kreşe veya okula ilk başlanılan senede ve alerjik çocuklarda daha sık görülür. Virüslerle oluşan otitlerde orta kulakta seröz bir sıvı toplanır. (Seröz Otit) Bakterilerle oluşan otitlerde antibiyotik tedavisi şarttır. Tekrarlayan otitler veya sıvının devam ettiği otitlerde tüp takılması önerilebilir. Eğer çocuğunuz sık sık kulak enfeksiyonu geçiriyorsa; sigara dumanından uzak tutun. Alerji testi yaptırın. Eğer çocuğunuz sürekli horluyorsa veya ağzından nefes alıyorsa geniz eti büyük olabilir.
• Larenjit (Krup): Larenks denilen gırtlak bölgesinde olan enfeksiyondur. Ses telleri bu bölgede olduğu için ses kısıklığı, ses boğukluğu yapabilir. Ani solunum sıkıntısı,havlar tarzda kaba öksürük, boğulma hissi yapabilir.. Genellikle antibiyotik tedavisi gerekmez. Bol sıvı alınımı ve soğuk buhar tedavisi çok yararlıdır.
• Sinüzit: Burun etrafındaki sinüs adı verilen boşlukların iltihabıdır. Baş ağrısı, geniz akıntısı, burun tıkanıklığı, ağız kokusu, bazen burun kanaması, ateş ile seyredebilir. Çocuk genellikle sabah kalktığında öksürür. Üst solunum yolu enfeksiyonu üzerinden 7-10 gün geçmesine rağmen hala burun tıkanıklığı ve öksürük devam ediyorsa sinüzit gelişmiş olma ihtimali yüksektir. Çocukluk yaş grubu sinüzitleri anti alerjik, antibiyotik tedavisi ile düzelir. Burnun açık tutulması gerekir.
• İshal: Sulu dışkılama, bulantı, kusma, karın ağrısı ve ateş ile ortaya çıkar. Ağız yolu ile alınan yiyecek ve içeceklerden geçen bakteri virüs ve parazitlerin hastalığıdır. Hekim değerlendirmesi ve laboratuvar incelmeleri sonrası bir taraftan ilaç tedavisi planlanırken diğer taraftan sıvı kaybının yerine konması gerekir.
• Döküntülü Hastalıklar: Okul çocukları özellikle kalabalık ortamlarda bulunmaları nedeni ile döküntülü hastalıkları da yaygın olarak geçirirler. Kızamık, kızamıkçık ve suçiçeği gibi aşı ile korunabilen hastalıkların yanında birçok döküntülü hastalık vardır. Tanı ve gerekli tedavi önerileri için hekim tarafından değerlendirilmeleri gerekir.
• Bit: Okul ve spor kulübü gibi ortak alanlarda kafa kafaya temas etmekten kaçınılmalı. Başkasının özel eşyası kullanılmamalı. Bilmediğiniz yerlerde yatak, koltuk, halı gibi eşyaların üzerine uzanmaması hakkında çocuklar uyarılmalı.
SAĞLIKLI OKUL ÇAĞI GEÇİRMEK İÇİN ALTIN ÖNERİLER
• HASTA KİŞİLERDEN UZAK TUTUN: Hasta kişilerden uzak tutmaya çalışın. Birçok hastalığın solunum yolu ve yakın temasla bulaştığını biliyoruz. Bir çocuk bulaşıcı bir hastalık taşıyorsa, diğer çocuklara kolaylıkla bu hastalığı bulaştırabilir. Bu durumu önlemek için çocuğunuzu okula göndermeyin. Durumu öğretmene bildirerek diğer çocukların korunmasını ve tedbir alınmasını sağlayabilirsiniz.
• EL VE KİŞİSEL HİJYENİ ÖĞRETİN: Çocuklara sık el yıkama alışkanlığı kazandırın. Bunu sağladığınız takdirde enfeksiyonların önemli bir bölümünden korunmuş olursunuz. El yıkamanın mümkün olmadığı durumlarda el dezenfektanı kullanabilirsiniz. Elleriyle ağızlarına, gözlerine dokunmalarına izin vermeyin. Okulda kullanabileceği sıvı sabun, kâğıt havlu gibi malzemelerin kolay ulaşılabilir olduğundan emin olun. Çocuğunuza, kişisel hijyen konusunda detaylı bilgi verin
• OKUL TEMİZLİĞİNİ KONTROL EDİN: Oyun alanlarının ve oyuncakların uygun bir şekilde temizlendiğinden emin olun.
• AŞILARI İHMAL ETMEYİN: Tüm aşılarını eksiksiz yaptırın.
• BESLENME ÇANTASI DENGELİ OLSUN: Düzenli ve dengeli beslenmesini sağlayın. Protein, karbonhidrat ve yağ içeriği dengeli, vitaminlerden zengin taze meyve ve sebze tüketmesini sağlayın. Bu sayede vücut direncini artırmış olursunuz. Sıvı tüketimini artırın.
• DÜZENLİ UYKUYA ÖNEM VERİN: Uyku saatlerinin yeterli ve düzenli olmasına özen gösterin.
• SİGARA İÇİLEN ORTAMDAN UZAK DURUN: Sigara dumanından uzak tutun. Sigara dumanının solunması solunum yolu enfeksiyonları için risk faktörüdür.
• OKUL ÖNCESİ TARAMALARI ŞART!: Kreşe ya da okula başlayacak çocukların öncelikle ayrıntılı bir fizik muayeneden geçmeleri gerekir. İşitme testlerinin, görme muayenesinin, gerekirse kulak burun boğaz muayenelerinin yapılması önemlidir.
AYRILIK KAYGISI
Hastalıkların yanı sıra, okul korkusu da çocuklarda sıkça rastlanan bir durumdur. Çocukların ailenin güvenli ortamından çocuğa bütünüyle yabancı ve kaotik gelebilecek bir yere (kreş ya da okul) geçişleri sancılı bir süreçtir. Çocukların evden ayrılıp eğitim sistemine teslim edilmesi için belli bir olgunluk yaşına gelmesi mi temel sorun yoksa okul korkusu hangi yaşta olursa olsun karşımıza çıkabilen bir olgu mu? Aslında her ikisi de! Okul korkusu herhangi bir yaşta ortaya çıkabilir ancak ilk kez evden ayrılan çocuklar eğer daha önce bağımsız yaşantıyla ilgili deneyimleri yoksa daha çok zorlanırlar. Okul öncesi eğitimin oyun odaklı hazırlığı bu nedenle çok önemlidir. Öte yandan çocuğun annesinden ayrı kalmakla ilgili başka bir duygusal zayıflığı (ayrılık kaygısı) varsa, anasınıfı döneminde destek başlatılabilir.
EBEVEYN-ÇOCUK ETKİLEŞİMİ OKUL FOBİSİNİN BELİRLEYİCİSİ OLABİLİR
• Ayrılık kaygısı ya da tıbbi dilde ayrılık anksiyetesi adı verilen duruma çocuklarda oldukça sık rastlanıyor. Ayrılık kaygısı, bebeğin ayrı odada uyuyamaması, yalnız başına oynayamaması, annenin işe başladığı dönemde her sabah yaşanan krizler ve nihayetinde okula başlama yaşında okul korkusu olarak karşımıza çıkan psikolojik bir sorun.
• Ayrılık kaygısı yaşayan çocukların, anneden ya da başka bir bakım verenden ayrıldıkları durumlara karşı aşırı korku tepkisi verdikleri, ayrı kalma anlarına tahammül edemedikleri ve bu nedenle kreşe ya da okula başlamakta oldukça zorlandıkları görülür. Bunun temel nedeni bebeğin anneden ayrılık anlarına karşı kendi kendini sakinleştirebilme yeteneğinin yeterince gelişmemesidir. Bebekler bu yeteneği doğum sonrası dönemde yavaş yavaş kazanırlar. Annelerin doğumdan itibaren bebeğe yaklaşımı ise bu yeteneğin gelişmesini etkileyen asıl faktördür.
• Çocukların 3-6 yaş arasında duyguları tanıma ve baş etme yolları konusunda anne babaları tarafından güçlendirilmeleri, okul fobisini önleyici yaklaşımlardan birisidir. Eğer altta yatan ciddi bir durum yoksa, okul fobisi için bir ilaç tedavisi yoktur. Amaç anne ve çocuk ilişkisini çocuğun gelişimsel ihtiyaçları doğrultusunda güçlendirmektir. Olumlu ebeveyn-çocuk etkileşimi ile çocuğun zaman içinde sağlıklı bağımsızlaşması sağlanabilir. Özellikle olumsuz duyguları yönetebilme konusunda çocuğa verilen destek ve aile rehberliği okula alışma sürecini hızlandırır. Aile ilişkilerinin yanında, çocuğun gelişim becerilerinin okul başarısı için yeterli olmadığı durumlarda da okul fobisi oluşabilir. İlkokula başlamadan motor, dil ve algısal gelişimin yolunda olduğunu kontrol etmek önemlidir.