DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLARDAN BAZILARI


Haber Kategorisi : Köşe Yazıları
Yayınlanma Tarihi : 18 Mart 2024 14:54
Okunma Sayısı : 1190
Haberin Yazarı : Yönetici
Haberin Kaynağı : Diğer

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLARDAN BAZILARI


Bu çalışmamızda, doğru bilinen bazı yanlışlara dair

açıklamalarda bulunacağım. “Vatan ve yurt” kavramlarından

başlayalım. Bu kelimelerin anlamları sözlüklerde aynı yazılmış

olsa da kullanımdaki bazı farklılıkları bu kelimelerin aynı

anlamda kullanılmaması gerektiğini göstermektedir.

“Vatan” kelimesini,” Bu vatan toprağın kara bağrında / Sıra

dağlar gibi yatanlarındır.” Mısralarına bakarak

değerlendirecek olursak hudutları dünya milletlerince de

kabullenilmiş, bir milletin topluca sahip olduğu yer anlamına

gelir. Sahip olduğumuz vatanın her karış torağında yaşamamız

mümkün değildir. “Yurt” kelimesine bu anlamda değer

verirsek durum farklılaşır. Baba evinde gurbete çıkıp yıllarca

dönmeyen birine, baba ocağına döndüğünde sorulan

sorulardan biri, “Ne var ne yok, oralarda, yer- yurt edinebildin

mi?” sorusudur. Bu cümledeki yurt, kesinlikle vatan

anlamında kullanılamaz çünkü “vatan” beynelmilel hukuku

ilgilendiren bir kavramdır. Kişiler vatan kuramazlar. “Yurt”

kelimesi, yaşanabilecek vatan parçasıdır. Vatanın her tarafını

yurt yapmak mümkün değildir. Etrafımızı çeviren denizlerin

bir kısmı vatanımıza dahildir ama oraları yurt edinmek

mümkün değildir. Oralar ancak suda oksijen alabilen canlıların

yurdudur, yaşama alanıdır.

Bir şarkıdda da kullanıldığı gibi “Ne ağlayabildim ne

gülebildim.” cümlesinde acınası bir hal anlatılıyor. Bu cümle

doğru, anlatım bozukluğu taşımıyor. Ne…ne edatlarının

kullanıldığı cümlelerin yüklemleri olumlu olmak zorundadır.


Çok yaygın kullanılan, dijital ortamın en çok kullandığı kelime,

“Paylaşmaktır.” Bu kelimenin tekil veya çoğul şahıslarla

gerçekleştirlen bütün çekimleri zinhar yanlıştır. Paylaşılan bir

nesne, paylaşanların sayısı arttıkça küçülür veya azalır. “Bu

haberi, bizlerle paylaştığın için çok teşekkür ederiz. Bu haberin

ne kadarını aldınız, size ne kadarı verildi? Cevap, tamamı

geldi. Hani, paylaşmıştınız. Demek oluyor ki internet dilini,

dilimize tercüme edenlerde bir dil kullanma kusuru var.

“Paylaşmak” yerine göre değişse de doğru kullanımı yaymak,

yayımlamaktır. Her yerde de aynı anlama gelmez. Sosyal

medya denilen kaynaklarda kullanılan “Paylaşmak”

kelimesinin doğru karşılığı yayımlamaktır. Bu makaleyi sosyal

medyada yayımlayacağım. Paylaşmaya teşebbüs etsem her

birimize birer kelime düşer mi? Belki… Bu yüzden

paylaşmayacağım yayımlayacağım. Her anladığı kadarını

muhafaza etsin.

“Selâmünaleyküm” duasının yerine “Günaydın” kelimesi

kullanılıyor. Burada “Günaydın” kelimesinin anlamı hiç şüphe

yok ki karanlığın veya gecenin karşıtı değil. “Gözün aydın.”

Tamlamasında ne kastediliyorsa “Günaydın

tamlamasında da kast edilen çok farklı değildir. “Günaydın”da

üneşin oluşturduğu aydınlık kast edilmiyor. Muhatabının

esenliği, güvenliği, sağlığı, geçimi,…kast ediliyor. Bir temenni

de bulunuluyor. “Selam ile Günaydın” kavramları tahlil

edildiğinde ayrı sokaklardan yürüyüp aynı caddeye

ulaşmaktan başka bir şey gözükmüyor. Bunların birini

yekdiğerine tercih edenler sadece kuru bir kuruntudan başka

bir iş yapmıyorlar.

Muhatabının esenliğini, güvenliğini, sağlığını, geçimini,…

sadece Allah’ımız garanti edebilir. Heyhat! Neyin peşindeyiz.


Ebu Cehil ’in hali, tayin edilmişken bunu bildiği halde, 8 yıl

daha yaşamasına rağmen yalandan da olsa “Müslüman

oldum.” demedi. Niçin? Allah her şeyi biliyor. Onun

demeyeceğini de biliyor. Şimdi anlaşıldı mı selam vermekten

kaçanların hali? Selam da versen Günaydın da desen niyetin

bozuksa ikisinin de faydası olmaz. Kişi, aynaya bakıp kendini

tanıyıp temizlemelidir. Kanaatim odur ki ben de dâhil,

insanlığın sorunlarının sebebi 1. derecede iki yüzlülüktür.

Yüzümüzün çirkin tarafına (x) çekebilirsek çekebildiğimiz

derecede sorunlarımız azalacak veya çözülecektir.

“Dünya’nın en doğusu” kavramı da zaman zaman yanlış

kullanılıyor. Edindiğimiz veya öğretilen astronomi bilgileri

doğruysa ki doğrudur. Dünya’nın en doğusu veya en batısı

olamaz. Bu kavram ve anlayış yanlışır.360 meridyenin sıra

numarası âlimlerce tayin ve tespit eilmiştir. Kadim zamanlarda

İslam dünyasındaki bir meridyenin birinin numarası 1 iken

medeniyet ve beşeriyet mücadelelerinin sonucu Müslümanlar

hâkimiyetlerini kaybettikten sonra, bu başlangıç meridyeni ki

İngiltere’de Londra yakınlarındaki Greenwich kasabasından

geçen meridyene 1 numara tayin edilmiştir. Bu meridyenin

esas kabul edilmesi halinde, buna göre en doğu, en batı

tamlamaları kullanılabilir. Bunun dışında en doğu ve en batı

demek yanlıştır. Uzaklıklarda ölçüm ancak sabit bir noktayı

tespitten sonra yapılır.

Çok sık gözlemlenen bir yanlış da duvara asılan haritalara

bakarken yapılan yanlıştır. O da “Aşağı veya yukarı.”

kavramlarına dairdir. Haritalarda zikre değer dört yön (Kuzey,

Güney -Doğu, Batı.) vardır. Bunlar arasında da 4 ara yön

vardır. BU yüzden haritaya bakarak ilgili yeryüzünü kast


ederek aşağı … denmesi yanlıştır. Şimdi, Adana, Türkiye’nin

aşağısında mıdır? El cevap. Güneyindedir.

ŞAKİR ALBAYRAK

EMEKLİ EDEBİYAT ÖĞRETMENİ


LinkedIn'de Paylaş
'de Paylaş
Telegram'da Paylaş
WhatsApp'da Paylaş