DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLARDAN BAZILARI
Haber Kategorisi | : Köşe Yazıları |
Okunma Sayısı | : 1190 |
Haberin Yazarı | : Yönetici |
Haberin Kaynağı | : Diğer |
DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLARDAN BAZILARI
Bu çalışmamızda, doğru bilinen bazı yanlışlara dair
açıklamalarda bulunacağım. “Vatan ve yurt” kavramlarından
başlayalım. Bu kelimelerin anlamları sözlüklerde aynı yazılmış
olsa da kullanımdaki bazı farklılıkları bu kelimelerin aynı
anlamda kullanılmaması gerektiğini göstermektedir.
“Vatan” kelimesini,” Bu vatan toprağın kara bağrında / Sıra
dağlar gibi yatanlarındır.” Mısralarına bakarak
değerlendirecek olursak hudutları dünya milletlerince de
kabullenilmiş, bir milletin topluca sahip olduğu yer anlamına
gelir. Sahip olduğumuz vatanın her karış torağında yaşamamız
mümkün değildir. “Yurt” kelimesine bu anlamda değer
verirsek durum farklılaşır. Baba evinde gurbete çıkıp yıllarca
dönmeyen birine, baba ocağına döndüğünde sorulan
sorulardan biri, “Ne var ne yok, oralarda, yer- yurt edinebildin
mi?” sorusudur. Bu cümledeki yurt, kesinlikle vatan
anlamında kullanılamaz çünkü “vatan” beynelmilel hukuku
ilgilendiren bir kavramdır. Kişiler vatan kuramazlar. “Yurt”
kelimesi, yaşanabilecek vatan parçasıdır. Vatanın her tarafını
yurt yapmak mümkün değildir. Etrafımızı çeviren denizlerin
bir kısmı vatanımıza dahildir ama oraları yurt edinmek
mümkün değildir. Oralar ancak suda oksijen alabilen canlıların
yurdudur, yaşama alanıdır.
Bir şarkıdda da kullanıldığı gibi “Ne ağlayabildim ne
gülebildim.” cümlesinde acınası bir hal anlatılıyor. Bu cümle
doğru, anlatım bozukluğu taşımıyor. Ne…ne edatlarının
kullanıldığı cümlelerin yüklemleri olumlu olmak zorundadır.
Çok yaygın kullanılan, dijital ortamın en çok kullandığı kelime,
“Paylaşmaktır.” Bu kelimenin tekil veya çoğul şahıslarla
gerçekleştirlen bütün çekimleri zinhar yanlıştır. Paylaşılan bir
nesne, paylaşanların sayısı arttıkça küçülür veya azalır. “Bu
haberi, bizlerle paylaştığın için çok teşekkür ederiz. Bu haberin
ne kadarını aldınız, size ne kadarı verildi? Cevap, tamamı
geldi. Hani, paylaşmıştınız. Demek oluyor ki internet dilini,
dilimize tercüme edenlerde bir dil kullanma kusuru var.
“Paylaşmak” yerine göre değişse de doğru kullanımı yaymak,
yayımlamaktır. Her yerde de aynı anlama gelmez. Sosyal
medya denilen kaynaklarda kullanılan “Paylaşmak”
kelimesinin doğru karşılığı yayımlamaktır. Bu makaleyi sosyal
medyada yayımlayacağım. Paylaşmaya teşebbüs etsem her
birimize birer kelime düşer mi? Belki… Bu yüzden
paylaşmayacağım yayımlayacağım. Her anladığı kadarını
muhafaza etsin.
“Selâmünaleyküm” duasının yerine “Günaydın” kelimesi
kullanılıyor. Burada “Günaydın” kelimesinin anlamı hiç şüphe
yok ki karanlığın veya gecenin karşıtı değil. “Gözün aydın.”
Tamlamasında ne kastediliyorsa “Günaydın
tamlamasında da kast edilen çok farklı değildir. “Günaydın”da
üneşin oluşturduğu aydınlık kast edilmiyor. Muhatabının
esenliği, güvenliği, sağlığı, geçimi,…kast ediliyor. Bir temenni
de bulunuluyor. “Selam ile Günaydın” kavramları tahlil
edildiğinde ayrı sokaklardan yürüyüp aynı caddeye
ulaşmaktan başka bir şey gözükmüyor. Bunların birini
yekdiğerine tercih edenler sadece kuru bir kuruntudan başka
bir iş yapmıyorlar.
Muhatabının esenliğini, güvenliğini, sağlığını, geçimini,…
sadece Allah’ımız garanti edebilir. Heyhat! Neyin peşindeyiz.
Ebu Cehil ’in hali, tayin edilmişken bunu bildiği halde, 8 yıl
daha yaşamasına rağmen yalandan da olsa “Müslüman
oldum.” demedi. Niçin? Allah her şeyi biliyor. Onun
demeyeceğini de biliyor. Şimdi anlaşıldı mı selam vermekten
kaçanların hali? Selam da versen Günaydın da desen niyetin
bozuksa ikisinin de faydası olmaz. Kişi, aynaya bakıp kendini
tanıyıp temizlemelidir. Kanaatim odur ki ben de dâhil,
insanlığın sorunlarının sebebi 1. derecede iki yüzlülüktür.
Yüzümüzün çirkin tarafına (x) çekebilirsek çekebildiğimiz
derecede sorunlarımız azalacak veya çözülecektir.
“Dünya’nın en doğusu” kavramı da zaman zaman yanlış
kullanılıyor. Edindiğimiz veya öğretilen astronomi bilgileri
doğruysa ki doğrudur. Dünya’nın en doğusu veya en batısı
olamaz. Bu kavram ve anlayış yanlışır.360 meridyenin sıra
numarası âlimlerce tayin ve tespit eilmiştir. Kadim zamanlarda
İslam dünyasındaki bir meridyenin birinin numarası 1 iken
medeniyet ve beşeriyet mücadelelerinin sonucu Müslümanlar
hâkimiyetlerini kaybettikten sonra, bu başlangıç meridyeni ki
İngiltere’de Londra yakınlarındaki Greenwich kasabasından
geçen meridyene 1 numara tayin edilmiştir. Bu meridyenin
esas kabul edilmesi halinde, buna göre en doğu, en batı
tamlamaları kullanılabilir. Bunun dışında en doğu ve en batı
demek yanlıştır. Uzaklıklarda ölçüm ancak sabit bir noktayı
tespitten sonra yapılır.
Çok sık gözlemlenen bir yanlış da duvara asılan haritalara
bakarken yapılan yanlıştır. O da “Aşağı veya yukarı.”
kavramlarına dairdir. Haritalarda zikre değer dört yön (Kuzey,
Güney -Doğu, Batı.) vardır. Bunlar arasında da 4 ara yön
vardır. BU yüzden haritaya bakarak ilgili yeryüzünü kast
ederek aşağı … denmesi yanlıştır. Şimdi, Adana, Türkiye’nin
aşağısında mıdır? El cevap. Güneyindedir.
ŞAKİR ALBAYRAK
EMEKLİ EDEBİYAT ÖĞRETMENİ