BEN ÇOBAN OLACAĞIM
...........
Haber Kategorisi | : Kendi Penceremden Gördüğüm |
Okunma Sayısı | : 2774 |
Haberin Yazarı | : Yönetici |
Haberin Kaynağı | : Site Yönetimi |
BEN ÇOBAN OLACAĞIM 70 li yılların ortası Ortaokula yeni başladığımız yıl, Sene başı, okulun ilk günleri derse giren öğretmenler genellikle tanışma faslıyla derse başlarlardı. Yine bir dersin başlangıcı öğretmen derse geldi ve tek tek ismimizi, hangi köyden geldiğimizi ve gelecekte hangi mesleği yapmak istediğimizi, ileride ne olmak istiyorsunuz sorusuyla soruyordu. Herkes tek tek adını soyadını, hangi köyden geldiğini, ailesinin ne iş yaptığını, ve gelecekte hangi mesleği yapmak istediğini söylüyordu. Kimi doktor , kimi avukat, kimi mühendis, kimi polis, kimi öğretmen … diye söylerken bir arkadaş ‘’ ben çoban olmak istiyorum’’ dedi. Öğretmenimiz kızarak çoban olmak için okumak gerekmiyor diye o arkadaşı azarladı. Madem okula geliyorsun sen de kendine arkadaşların gibi bir meslek belirlesene, ayrıca ben seni tanıyorum dedi. (Bunları söyleyen öğretmenimiz okulumuza yakın bir köyde sınıf öğretmenliği yapıyordu, okulu sabahçı-öğlenci ikili eğitim yaptığı için ,okulumuzdaki boş dersler için ücretli öğretmen olarak derslere giriyordu ve çoban olacağım diyen arkadaşın okulunda görev yaptığı için onu iyi tanıyordu.) Daha sonra arkadaş tekrar söz isteyerek ayağa kalktı .Öğretmenim eğer okuyabilirsem vatanıma milletime faydalı bir vatandaş olacağım dedi ve yerine oturdu.(O arkadaş birkaç hafta sonra okulu bıraktı bir daha gelmedi hayatını hangi meslekte , nerede ve nasıl yürütüyor? bilmiyorum.) Öğretmenimiz de tabii ki çocuklar ,her meslek güzeldir hiç birini küçümsemiyoruz, fakat millet olarak ilerleyebilmemiz için, herkesin en iyiyi yapmak için çok çalışması gereğini dile getirdi. Bakın ,ülkemizin çok okumuş insan ihtiyacı var diyerek örnekler verdi. Başta ilçemiz olmak üzere ülkemizdeki küçük ilçelerde doktor yok, hastane yok, muayene olmak üzere il merkezine veya büyük ilçelere gitmek zorunda kalıyoruz, sıra bulmak için bazen günlerce beklemek zorunda kalıyoruz, ülkemizde teknolojik olarak üretim yapacak teknik eleman ve mühendis sıkıntıları yaşıyoruz, her alanda okumuş insanlara ihtiyaç var, bunun için imkanı olan herkesin okuması ve ülke kalkınmasına katkıda bulunması gerekiyor dedi. Bu gün baktığımızda öğretmenimiz gerçekten haklıydı. O yıllarda okuma oranı oldukça düşüktü. Ceza korkusundan dolayı aileler çocuklarını ilkokula gönderiyor, ilkokul bittikten sonra ortaokula gitme oranı oldukça düşük kalıyordu. İlkokul öğretmenlerimiz özellikle bazı öğrenciler için velilerinin evlerine kadar giderek çocuğunuz çok akıllı ve zeki mutlaka onu üst okullarda okutmalısınız diyerek tavsiyelerde bulunuyorlardı. Bazı veliler bize tütün tarlasında çalışacak adam lazım, hayvanları güdecek çoban lazım, okuyup ta başımıza anarşist mi olacaklar diye ( O yıllarda sağ-sol olayları yüzünden sıkıntılı günler yaşanıyordu) çocuklarını ortaokula göndermezken çok az sayıda veli çocukları isterse ortaokula gönderiyordu.) O yıllarda ülkemizde eğitimde oldukça geri durumdaydık. Üniversite okuma oranı % 1 in bile altındaydı. Ortaokulu bitirenler sınavlara girerek polis olabiliyorlardı. Öğretmen liselerinden mezun olanlar Öğretmen olarak atanıyor, sağlık meslek liselerinden mezunlar Ebe, hemşire, ve sağlık memuru olarak atanıyorlar, Sanat okulu olarak bilinen endüstri meslek liselerinden mezun olanlar Karayolları, DSİ, Köy Hizmetleri vb. kurumlar teknik eleman olarak hemen atanıp işe başlayabiliyorlardı. Daha sonraki yıllarda halkın bilinçlenmesine bağlı olarak vatandaş okumanın önemini anladı. Herkes çocuğunu okutmak istedi. Yeni okullar yapıldı, okumak isteyenler için pansiyonlu okullar yapıldı, zorunlu eğitim seviyesi önce 8 yıla sonra 12 yıla çıkarıldı ve bu güne gelindi. Okuma oranını yükselttik, diplomalı oranını arttırdık ,fakat planlamayı iyi yapamayınca bir çok sorunu da beraberinde getirdik. Bu gün Küçük sanayi sitelerinde çalışan ustalarımız çırak bulamıyorlar, gelecekte araçlarımızı tamir ettirecek, kaynak yaptıracak, mobilya yaptıracak, inşaatlarda çalıştıracak usta ve işçi bulamayacağız gibi görünüyor. Keza büyük şehirlere gittiğimizde bu saydığımız bir çok iş alanında Suriye, Irak, Afganistan veya Afrika’nın çeşitli ülkelerinden gelen kişilerin çalıştığını görüyoruz,(İlçemizde bile Cuma namazı çıkışlarında kemer, cüzdan satan Afrika ülkelerinden gelen genç işportacılarla karşılaşabiliyoruz.)hatta bazı köylerimizdeki çobanların, hastabakıcıların, tarla işçilerinin de bu yabancı ülke vatandaşlarından olduğunu görüyoruz… Şimdi ise okuyan insanlara iş alanı sıkıntısı yaşanıyor yüzbinlerce üniversite mezunu boşta işsiz veya okuduğu alanın dışındaki işlerde çalışmaktadır.Biz herkesi ö ğretmen, doktor, mühendis, avukat yapmak isterken ara teknik eleman ve işçi yetiştirmeyi unuttuk. Devletimiz okumayı teşvik ederken okunulacak alanlarla ilgili rehberlik yapmayı ve yatırım yapmayı gerçekleştiremeyince bu durum yaşandı. Pazartesi günü yine okullar başlayacak yine öğretmenlerimiz tanışma faslında öğrencilere gelecekle ilgili hayallerini ve ileride ne olmak istediğini soracaklar. Sadece okumak yetmiyor … 2019-2020 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI ÖĞRETMEN, ÖĞRENCİ VE VELİLERİMİZE HAYIRLI OLSUN… Eğitimci-Yazar-Editör:Salih Zeki İLERİ WhatsApp Haber-Bilgi hattı:05325084339 e-Posta:[email protected] |